KALİTE

Kalite…
Nedir sizce kalite?
Bir markanın tabelasında mı saklıdır, yoksa bir insanın sözünde mi? Kalite şüphesiz önemlidir; ama onu nasıl tanımladığınıza bağlı! Kimi için pahalı markalar, gösterişli arabalar, özel koleksiyonlardan eşyalar… Kimi içinse bir bakışta anlaşılan asalet, iyi yetişmiş bir insanın sessiz zarafeti. Hangisi sizce daha değerlidir?

Günümüzde kalite, ne yazık ki “görünür olma” meselesine dönüştü. İnsanlar artık kaliteli olmayı değil, kaliteli görünmeyi istiyor. Parası kadar saygı görüyor, markası kadar değer buluyor. Sosyal medyada giydiğini, yediğini, yaşadığını sergilemeyen biri sanki yok hükmünde. Oysa vitrinde pırıl pırıl parlayan nice hayatların, tezgâh arkasında çizikleri, kırıkları, eksikleri var.
Gerçek kalite, o sessiz ve sade hayatlarda gizlidir. Çünkü öz, gösterişten değil; sadelikten doğar.

Benim için kalite, fiyat etiketiyle ölçülmez. Bazen en uygun fiyata alınan bir eşya, yıllarca yanınızda kalır. Çünkü sağlamdır, dürüst insanların elinden çıkan emeği taşır. İnsanda da öyledir bu:
Dışı süslü ama içi boş olanlar çabuk tükenir; görünüşü sade ama özü temiz olanlar, daima kalıcı olur.

Bugün birçok insan, kalitenin vitrinde satıldığını sanıyor. Oysa gerçek kalite, vitrinin arkasında gizlidir;
bir kelimenin seçilişinde, bir teşekkürün içtenliğinde, bir bakışın samimiyetinde saklıdır. Bunu ne üniversite öğretir ne de marka defileleri.
Kalite, bir insanın çocukluğunda aldığı terbiyeyle, bir annenin sabrı, bir babanın duruşuyla şekillenir. Kökü oradadır; sonradan kazanılan bilgi, sadece üstüne işlenen bir ciladır.

Bazı insanlar çok konuşur ama hiçbir şey söylemez. Bazılarıysa tek bir cümlesiyle sizi kendinize getirir.
İşte o fark, kalitenin ta kendisidir. Çünkü kalite, sesin yüksekliğiyle değil, sözün ağırlığıyla ölçülür. Nezaket, kibarlıkla karıştırılmamalıdır;
biri görgüdür, diğeri karakter. Ve karakter, modası geçen bir şey değildir.

Kaliteli insan, göstermez ama hissettirir. Sessizdir, ama iz bırakır. Bir ortamdan geçer, ardından hava değişir. Süslenmeden zarif, abartmadan etkileyicidir. Çünkü onun parladığı yer, üstü değil, içidir. Kaliteyi anlatmak kolaydır; yaşamaksa zordur. Çünkü emek ister, özveri ister, vicdan ister.

Ben kalitenin sadeliğinde huzur bulurum. Ucuz heyecanlardan, geçici ışıltılardan değil; dürüst bir emeğin sessiz güveninden hoşlanırım.
Bir eşyada da bir insanda da aradığım şey aynıdır: Sağlamlık. Zira parayla alınan her şeyin garantisi vardır ama karakterin garantisini yalnızca vicdanlı bir insan verebilir.

Belki de o yüzden; benim için kalite, bir markanın değil, bir insanın duruşunun adıdır.
Ve o duruş, her zaman etiketten daha paha biçilmez ve parlaktı!

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir