“Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir! İleri!”
Mustafa Kemal Atatürk
Yıl 1922
Takvim yaprakları Ağustos’un 26’sını gösteriyordu.
Tan yerini aldan altına çalan güneş göğe meylederken, yükselen sadece gün ışığı değildi. Türk’ün istiklâlini müjdeleyen topların sesiydi aynı zamanda arş-ı âlâya yükselen.
Başkumandan Mustafa Kemal’in, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça düşmana terk olunmaz.” talimatındaki derin manayı yüreğinde hisseden kahraman Türk askeri “Ya istiklâl ya ölüm!” parolasıyla çıkıyordu yola.
O esnada bir İngiliz generali, şu sözleri sarf ederek Yunan mevzilerini teftiş ediyordu: “Türkler bu tahkimatı altı ayda aşarlarsa, bir günde aştık diye övünebilirler.” İşte tam da sözü edilen o yeri, dört gün kadar kısa bir zamanda geçti yiğitlerimiz.
27 Ağustos’ta Afyon’un güneyindeki düşman mevzilerine saldırdılar.
28 Ağustos’ta daha da ilerlediler. Düşman, bulunduğu yeri terk ederek batıya doğru çekilmeye başladı.
29 Ağustos’ta Dumlupınar’da devam etti bu kaçış. Bu defa kuzeye…
30 Ağustos sabahı ise Büyük Taarruzun büyük emri çınladı tüm yiğitlerin kulaklarında:
“Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir! İleri!”
İşte bu sebeple, yüreğindeki vatan aşkıyla istiklâlini taçlandıran Türk milletinin, Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, Kurtuluş Savaşı’nı kazandığı, Sevr Antlaşması’nı yerle yeksan ettiği, Lozan Barışını hayata geçirdiği ve ardından Cumhuriyetin temeline ilk harcı koyduğu gündür bu gün.
Bu zafer, Türk’ün iman dolu göğsüne çarpan düşman askerlerinin tarumar olduğu 22 gün, 22 gece süren bir savaşın ve tabii ki koskoca bir Kurtuluş mücadelesinin mahsulüdür.
Bu zafer, yalnızca Türk tarihine değil, dünya tarihine de yön veren bir zaferdir.
Bu büyük günde Gazi Mustafa Kemal Atatürk:
“Efendiler,
Türk vatanını almak düşüncesini, Türk’ü esir etmek hayalini genel, ortak bir düşünce haline koymağa çalışanların da hak ettikleri sondan kurtulamamış olduklarını gözlerimizle gördük. Kendilerine bir milletin geleceği emanet edilen adamlar, milletin kuvvet ve gücünü yalnız ve ancak yine milletin gerçek ve kabul edilir yararlar elde etmesi yolunda kullanmakla sorumlu olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi ele geçirip işgal etmek, o memleketlerin sahiplerine hükmetmek için yeterli değildir.” diyordu.
Çünkü biliyordu ve inanıyordu ki; Türk Milleti ruhunu teslim etmedikçe, bir millet olma kararlılığı ve iradesini yitirmedikçe hükmedilebilecek bir millet değildi.
Mukaddes Vatanımızın, millî ve manevî değerlerimizin muhafazası, milletimizin istiklâli uğruna verilen büyük mücadelelerin kazanıldığı bu anlamlı zaferin 95. yıldönümünde; öncelikle Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, mukaddes kanları ile bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi, ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmet, hayatta olan gazilerimizi minnetle anıyorum.
Unutmayalım ve her daim sahip çıkalım;
Bu zafer bizimdir!
Kutlu olsun…