ÇANAKKALE

Bir 18 Mart’ı daha geride bıraktık… Gözlerimiz yaşlı, yüreğimiz gururla çarparak yad ettik gencecik yaşta kara toprağa düşen vatan sevdalısı yürekleri. Evini, köyünü, yavuklusunu, anasını- babasını, gül kokulu evladını (…) belki de kimsesizliğini geride bırakan; cesur yürekli vatan evlatlarımızı, yeni yetişen yavruları, yaşlılığa adım atarken savaş meydanlarına yürüyen ihtiyar delikanlıları düşledik hem yurdun, hem de dünyanın dört bir yanında…

Avrupa’da yaşayan minicik bedenlerde çarpan yüreklerin, Ataları’nı, şehitlerini gözleri nemli, yürekleri buruk, yad etmeleri, telaffuz bile edemedikleri şiirleri okuyup, belki de anlamak isteyip de anlayamadıkları sözcüklerle, tarihe altın harflerle kazınan destansı olayları hissederek vatan sevdasının büyüklüğünü soludular buruk dizelerde,nağmelerde.

Sonra anlamaya çalıştılar acaba dünyada başka bir komutan var mıdır askerine “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!” diyebilen  Ata’larının sözlerini ve dünyada 3 dakika sonra öleceğini bildiği halde gayet vakur bir şekilde hiçbir tereddüt etmeden o buz gibi yalın süngünün, o ölüm kusan silahların üstüne gidebilen başka insanların olup olmadığını düşündüler.

Küçücük gözlerdeki heyecanı okudum, o gün küçük büyük tüm insanımızla bir kez daha gurur duydum. Vatan sevgisini, tarih bilincini, kültürünü yüreklerinde taşıyan öğrencilerle onurlandım. Yurt dışında bile bu bilinçte çocuklarımızın, gençlerimizin var olmasına duyduğum sevinç ve heyecanla, onları böyle yetiştiren ailelere, öğretmenlerimize minnetle baktım.

İşte tarih, dil, din, kültür bilincini yüreğinde taşıyan, gözlerindeki pırıltıyı etrafına da  hissettirebilen Türk gençleri dedim.

Bu ruh, bu yürek bu gücün kaynağının bilinciyle Atatürk’ün “Muhtaç olduğunuz kudret, damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur.” sözü yeniden vücut buldu benliğimde.

98. yılını kutladığımız Çanakkale zaferini bizlere canları pahasına armağan eden, başımızı dik tutarak, vatanımızda Türk Bayrağının altında huzurla yaşamamıza sebep olan Seyit onbaşı, Tophaneli Hakkı Bey, anasının kınayı ne için yaktığını öğrenemeden şehit olan kınalı Hasan, Anzaklı’nın suyunu katırına asmasına yardım eden Saka Mıstık ve ölümün en çok yakıştığı 57. alayın 628 neferi ve sancağı ayrıca burada adlarını bile hiç duymadığımız Çanakkale şehitlerimiz!…

Sizlere selam olsun uğruna feda olduğunuz vatan toprağından, Avrupa’dan, Asya’dan, Afrika’dan!… Siz rahat uyuyun, zira bu asil millet sizlerin orada ne pahasına yattığınızı çok iyi biliyor, emanet aldığı vatanı nasıl emanet etmesi gerektiğini o yüce ruhun ulviyetini çok iyi biliyor… Geride yaşayan tüm bedenler, sizleri hiç unutmuyor, unutturmuyor, soluduğu her nefesle can buluyor, yeşeriyor bu topraklar.

Dalgalanan şanlı bayrağın altında çarpan yürekler her an aynı bilinçle fedaya hazır o yüce ruhla dolu bedenlerini. Değil Çanakkale’nin, bu vatan topraklarının bir zerresinin dahi geçilemeyeceğini çok iyi biliyor. Ruhunuz şad olsun…

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir