“ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZİN GÜVENCESİ YASAMA SEVİNCİMİZDİR. BUGÜNÜN ÇOCUĞUNU YARININ BÜYÜĞÜ OLARAK YETİŞTİRMEK HEPİMİZİN İNSANLIK GÖREVİDİR.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Her sabah gülümse güne çocuk, aklında bir harita bulunsun ve adı “Vatan” olsun. Üç yanı masmavi sularla kaplı nazar bocuğumuz o, sonsuza dek baki olsun…
Tüm enerjinle atla yataktan yere her gün, bil ki sen çocuksun. Sonra, dimdik, çakı gibi kal yerinde, kulağında hem ezan sesi hem İstiklâl Marşı’n, gözünde al yazmalı bayrağın olsun. Selam dur, şehidine, gazine, Ata’na; her doğan gün onlara, selam olsun, dua olsun, rahmet olsun…
Unutma, bugün yatağından gülümseyerek kalkabilmişsen, dimdik ayakta durabilmeni, kimseye boyun eğmeden yaşayabilmeyi onlara borçlusun.
Orta Asya’dan Anadolu’ya, yeşeren söğüdün bir kolusun. Üzerinde güneş batamayan topraklarda hüküm sürmüş, çağ açıp çağ kapatmış ataların torunu, dünyayı dize getirmiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, gözünü kırpmadan vatanı emanet ettiği çocuğusun.
Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sınırları şehitlerimizin kanıyla çizilmiş bu topraklarda sizler bize; vatan, geleceğin büyükleri olan sizlere emanet bilesiniz. Bu mukaddes toprakları, Türkiye Cumhuriyetinin asil fertleri olarak sizler yaşatacaksınız.
Ne kadar kıymetli olduğunuzu her daim akıllarınızda tutarak çok çalışın. Dürüst olun, ahlaklı, namuslu, küçüklerinize sevgi, büyüklerinize saygı dolu olun. Benliğinizi, kimliğinizi, birliğinizi, dirliğinizi koruyun. Kendiniz, aileniz, ülkeniz ve milletiniz için geleceğimizi aydınlığa taşıma görevi sizin. Bu zor ama kutsal görevin bilinciyle bedenen büyüseniz de; içinizdeki çocuğu hep yaşatın. Gözünüz her zaman yüksekte olsun ama hırslarınızın esiri olmayın. Hırslarınız, sizin esiriniz olsun.
Kıyıya vuran bedenleriniz değil erişilmez hayalleriniz olsun. Kaygınız, yaşamaktan yana değil hayatta kalıcı eserler bırakmak üzerine olsun. Bedenlerinize dokunan hayasız eller değil yalnızca başınızı şefkatle okşayan yüreği sevgi dolu insanlar olsun. Ruhuna Fatiha okuduğunuz şehitler, babanız, ağabeyiniz değil kitap sayfalarındaki, tarihin derinliklerindeki atalarınız olsun. Yaşayın!… Tebessüm eden çehreniz, otobüs beklerken değil yaşını başını almış bir dede, nine olduğunuzda Mevla’nın takdir ettiği vadenizin bittiği an hayırlısı nasılsa öyle solsun.
Yılmadan, durmadan, usanmadan çalışın, çabalayın. Unutmayın, içinizdeki çocuğu büyütmediğiniz sürece hiçbir şeye geç kalmazsınız ve her daim Ata’nızın size hediye ettiği bu bayramı kutlama şansına sahip olursunuz.
Bizler, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı, bu duyguyla, içimizdeki çocukla birlikte her yıl daha büyük bir şevkle kutladık ve kutluyoruz. Bugün sizlerin de aynı ruhla kutladığınız bu güzel bayramı yarın, yine aynı şevkle kutlayacağınızı bilerek ümit ederek, ülkemizin kurucusu, Ulu Önder Atatürk’ün de ifade ettiği gibi bizler de;
“Ey Türk istikbalinin evladı! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” diyoruz.
Tüm dünyadaki çocukların, çocuklarımızın, içindeki çocuğu her daim yaşatanların “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” kutlu olsun…
Ne mutlu Türk’üm diyene…