FARKINDA DEĞİL MİSİNİZ?

Şüphesiz hepimizin çok iyi yaptığı işler vardır. Kimi iyi yemek yapar, kimi mekanik işlerden iyi anlar, kimi pratik düşünür sorunları çabuk çözer, kimi iyi yazar, kimi iyi eleştirir, kimi iyi çizer… saymakla bitmez insandaki meziyetler. Ancak bunların hepsini bir kişi yapmaya kalkarsa?!…

İşte o zaman arapsaçına döner her şey. Tıpkı ülkemizde sıkça karşılaştığımız gibi. Bir çalışma ortamında ekip ruhu çok önemlidir. Düzenli bir işbölümü ile kişinin yapacağı işi ve sınırlarını bilmesi o işte her geçen gün kaliteyi artırır. Hem işin hem kişinin kalitesini!… Özellikle de eğitimini aldığı bir alanda yoğunlaşmışsa kişi; bir süre sonra başarı kaçınılmazdır. Bu başarı kişisel olarak kendisinin olduğu gibi içinde bulunduğu ekibin de başarısını artıracaktır. Dolayısıyla ekibinizde, alanında uzmanlaşmış ne kadar çok kişi varsa sizin de başarınız kaçınılmaz olacaktır.

Aslında hepimizin de bildiği gibi “Başarı, ayrıntıda saklıdır.” Ayrıntıya da işinde uzmanlaşmış, alanına hâkim kimseler girebilir. Başkalarının alanına müdahale, hele de bilmediği halde biliyormuşçasına yapılan müdahale işin başarısını engeller. Bizde özellikle yönetici konumunda çalışan insanlarda sıklıkla karşılaştığımız sorun da bu aslında.

Müdür, yönetici, patron… başta her kim varsa genellikle her işi bildiği düşüncesiyle idaresinde bulunan hiç kimseye nefes aldırmaz. “Hayır, öyle değil böyle yapacaksın!” der. Çalışanların onu, her konuda bilimsel eğitim almış bilge kişi olarak görmesini bekler. Bu role kendini kaptıran yönetici bu egoyla işin ehli insanlardan daha iyi biliyormuş tavrıyla ahkâm kesmeye başlar sonra. Ardından iş, yürümesi gerektiği şekilde değil de rotası sapmış şekilde, hız keserek, tökezleyerek yürümeye başlar.

Oysaki iyi bir idarecinin işi sadece yönetmektir. İşlerin yürüyüp yürümediğini, aksaklıkların, eksikliklerin olup olmadığını tespit etmek, varsa giderilmesi yolunda işi bilenlerle müzakereler ışığında çözümler üretmektir. Bunu yapmadığı takdirde başarıya giden yolda işe ket vurduğunun farkında bile değildir çoğu zaman…

Başarılı olmak için tek bir işi iyi yapmak ama hakkıyla yapmak, doğru ve en güzel şekilde yapmak yeter. Her işi değil kişinin kendi işini iyi bilmesi gerekir. Ancak hayat şartları, para kazanma hırsı, bencillik, güvensizlik… Adını ne koyarsanız koyun bizim toplumumuzda  “Her işi bilirim!” mantığı ne yazık ki en üstten en alta her kademede hala çok yaygın…

Ekip ruhuyla çalışmayı, ekibin bir parçası olmayı öğrenemedik. Görev dağılımı yapmayı ve bu dağılımdaki rollerimizi ve gerektirdiklerini bilemiyoruz. Herkes golü ben atayım, ben sivrileyim peşinde; bu yüzden kimseyle paslaşmıyor. Hatta takım arkadaşının ayağındaki topu çalmaya kalkıyor. Ama kişi bu şekilde değil gol atamak, ceza sahasına bile giremediğinin farkında değil maalesef. Üstelik kendisiyle birlikte diğerlerinin de o alana girmesini engellemekten öte bir şey yapmadığının da farkında değil…

Bir insanın bazı işleri yapacak kadar başarılı olması onun her işte başarılı olmasını gerektirmediğini hala anlayamadıysak, az elemanla çok başarılı olma hevesine kapılmış, bir kişiye yapacağından fazla iş yüklemişsek orada da başarıdan bahsetmek pek mümkün olmayacaktır.

Ülkemizde bu düşünce yapısını değiştirmedikçe, paylaşmayı, görev bilinci ve sorumluluğunu yerleştiremedikçe, en iyi ben bilirim, ben ne dersem o yapısını kırmadıkça, istediğimiz hedeflere ulaşmamız çok zor. Bunu başaran ülkeler çok. Başaran ülkeler, almış başını gidiyor, kalkınıyor, yükseliyor, refah bir yaşam seviyesine çıkmış mutlu, mesut yaşıyor. Böyle yaşamak herkes gibi ülkemiz insanının da hakkı.

Bırakın herkes bildiği işi, sınırları çizilmiş olan çerçevede yapsın! Bırakın işini ciddiyetle yapan insanlara müdahale etmeyi! Önlerine engel koymak sadece onlara ya da işe değil size de bize de ülkeye de zarar veriyor farkında değil misiniz?

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir