Ana haber bültenleri, gazete sayfaları, radyo programları… Bir cinayet, cinnet, saldırı vb. haberi hatta haberleri işitmeden gün geçmiyor güzel ülkemde.
Yol vermediği için çıkıp arabasından diğer şoförü vuran mı istersin, ayrıldığı sevgilisini, boşandığı karısını vuran, öldüren mi? Yoksa yolunda yürüyen kıza kadına sarkan, kaçıran, tecavüz eden mi?…
“Allah’ım nasıl bir ülke olduk? Nasıl insanlarla aynı göğü paylaşıp aynı çatılar altında oturuyoruz?…” demekten alamıyoruz kendimizi.
Farkında mısınız bilmem ama neredeyse etrafımızda yaşayan insanlara normal bir gözle bakamaz olduk. Eskiden kardeştik, dosttuk, aynı çatı altındaydık komşunun kızına yan gözle bakmazdık, bakanı ikaz ederdik… Kız-erkek birlikte daha çok şey paylaşılırdı. Anneler komşunun oğluna emanet ederdi kızlarını… Emanete hıyanet olmazdı. Meğer ne güzel günlermiş onlar…
Şimdi ne komşu oğlu, ne dost, ne arkadaş… hepsine şüpheyle bakar olduk. Güvensiz bir ortamda güven yoksunu, sevgi yoksunu, onur yoksunu sahte yüzler arasında yetişen, her tür yalan dolan hile ile büyüyen çocukların oluşturduğu ruh sağlığı bozuk insanlar arttı ne yazık ki.
Kızmamak lazım; bunlar, bizlerin yetiştirdiği çocuklar. Onları büyütüp, yetiştirip ‘siz, biz, onlar’ katıyoruz bu topluma. Ne ekersek onu biçiyoruz aslında. Parayla şımartılan, her istediği alınan ama kişiliği geliştirilmeyen, egosu yüksek, bencil insanlar; hepimizin çocukları!…
Ailede her şeyi elde eden çocuklar bir süre sonra doyumsuzluk noktasında dizginlenemeyince sert yasaklarla müdahale edilmeye çalışıldığında; bir anda asi, dik başlı, menfaati için etrafına zarar verebilen insanlara dönüşmüyor mu?
Eleştiriyoruz, kızıyoruz, kınıyoruz ama herkes önce şapkasını çıkartıp kendi önüne koymalı bence. Aramızda türeyen bu psikolojisi bozuk insanların geçmişlerine gidildiğinde hangi tablolarla karşılaşırız bir düşünelim. Ben psikolog değilim ama buna rağmen görebiliyorum, sanırım sizler de görüyorsunuz. O halde iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmadan önce özeleştiri yapalım hem kendimizi hem etrafımızı gözlemleyip hatalarımızı düzeltmeye çalışalım.
Paraya değil bilgiye yöneltelim çocuklarımızı, akıl mantık sağduyu sahibi dürüst, özü sözü bir olmanın ne kadar önemli olduğunu idrak ettirerek yetiştirelim onları. Öncelikle davranışlarımızla rol model olalım onlara. Hırslarımızın kurbanı olmasınlar. Kıyaslamayalım, onları oldukları gibi kabul edip değer verelim. İnsan olduklarını, değerli olduklarını hissettirelim ki onlar da değer vermeyi öğrensinler. Her şeylerini hazır sunmayalım, yardım edelim, yol gösterelim ama kendileri yapıp doğruyu bulmayı öğrensinler. Onlara güvenelim ki güven duygusunun sırrına ersinler. Sevelim karşılıksızca ki sevgiyi öğrensinler. Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeyi kendileri bilsinler.
Özgürlüğün sınırlarının başkalarının özgürlük alanına girilmeden olduğunu öğretin ki nereye kadar hak nerden sonrası haksızlık boyutuna girer kendileri anlasınlar. Doğruyu güzeli, iyiyi, çalışmayı kendileri keşfetsinler ki kıymetini bilsinler. Bakın o zaman hiçbir yasağa ihtiyaç bile duymadan gelişecek düşünceler. O zaman ruh sağlığı yerinde insanlar olacak etrafımızda. O zaman güvenle yürüyebileceğiz caddelerde sokaklarda. O zaman başka insanlar da tercih edecek bizim ülkemize gelmeyi. Huzur ve güven her şeyin ilacı olacak çünkü.