İNSANLIK… ÖLÜMLER… İDAM!…

Almış başını gidiyor…

Kim ?…

Hükümsüz kalan insanlık…

9 Yaşında masum bir çocuğa el uzatarak taciz edip öldüren; hasta, sapık ruhlu insanlık…

Soğukta yoğun kış şartlarında, her tür teknolojiye sahip bir ülkede yardım eli uzatılmayarak, küçük Muharrem’in ölmesine müsaade eden insanlık…

Penceresi kırık odada, bakımsızlık ve açlıktan ölmesine izin verilen Ayaz bebeği kara toprağa layık gören insanlık…

Batıda ferah ve bolluk içinde yüzen, paralarını harcayacak yer bulamayan buna karşın Somali’de ve diğer fakir ülkelerde açlık ve sefaletten ölümlere izin veren insanlık…

Suriye’de minicik yavruları, suçsuz insanları kendi menfaatleri uğruna bombalayan insanlık…

Bugün Mısır’da yarın kim bilir başka nerde insanları darağacına götüren insanlık…

Hükümsüzdür !…

Başka her tür olayda ayaklanan, tepkilerini dile getirip acımasızca eleştiren insanlar, bugün Mısır’daki idam kararlarına ses çıkartmıyor, ne olursa olsun, kim olursa olsun o insanların idam edilmesine seyirci kalıyor ve idamı tasvip ediyorsa, orada da bitmiştir insanlık…

Her yere yetişip müdahale eden uluslararası kamuoyu şimdi nerede? Kimi korkusundan, kimi çıkar hesapları yüzünden ses çıkartmıyor, sessiz kalıyor bu insanlık suçuna. Yazıklar olsun!…

Bugün hangi ülkelerde idam cezası var diye araştırdığımda; 74 ülkede halen idam cezası uygulanmakta olduğu bilgisiyle karşılaştım. Bunların başında dünyanın süper gücü, demokrasi timsali Amerika Birleşik Devletleri yer alıyor. Bu ülkelerden 25’i yasasında idam cezası bulunduğu halde son on yıldır bu cezayı uygulamıyormuş. Bu ülkelerden biri de Rusya.

Kimi ülkeler vatana ihanet suçu dışında idam uygulamazken Türkiye’nin de içinde bulunduğu 122 ülke idam cezasını kaldırmış.
Ceza Hukuku alanında, suçlarda ağır cezalarla ölüm cezasını savunanlar, bu cezaların suçları önleyebileceğini ileri sürerken, bilimsel araştırmaların sonuçları aksi yönü işaret ediyor oysa.

Bu alanda en ünlü araştırmalardan biri Prof. Dr. Thorsten Sellin tarafından yapılan araştırmadır. Profesör, Amerika Birleşik Devletleri’nde, halkları ve sosyal yapıları bakımından birbirine çok benzeyen komşu eyaletler arasında, istatistiksel bir karşılaştırma yapmış. Bu benzer eyaletleri dört çift olarak almış; her çiftin içerisinde, birisini ölüm cezasını kaldıran, diğerini ise ölüm cezasını kaldırmayan eyaletlerden seçmiş. Beşer yıllık aralarla yapılan karşılaştırmalar sonunda, ölüm cezasını kaldıran eyaletlerle, kaldırmayan eyaletler arasında ciddi ayrılıklar gözlenmemiş.

“1953 yılında İngiltere’de oluşturulan “Ölüm Cezası Kraliyet Komisyonu” dünyada her yöreden topladığı istatistikleri ve bilgileri inceledikten sonra hazırladığı 789 sayfalık raporda; “Ölüm cezasının kaldırılması, ilgili suç oranını artırmamakta, ölüm cezasının yeniden konulması da suç oranını azaltmamaktadır.” demektedir. Yine aynı komisyonun daha eski bir tarihte, 1866’da hazırladığı bir raporda şöyle denmekte; “Başkalarını, ibret verici özelliği ile suçtan caydırıcı olarak kabul edilen idam cezasına çarptırılan 167 kişiden 164′ ü daha önce aleni infaza bizzat tanık olmuş kişilerden oluşmaktadır.”(Ümit Hasan, Ölüm Cezası Sorunu, syf.98)

Bir cezanın caydırıcılığı, onun ağırlığından çok, mutlaklığı ile sağlanabilir. Asıl olan suç işleyene mutlak ceza verileceği ve cezanın mutlak çekileceği gerçeğinin bilinmesidir. Beccaria bu konuda şöyle demektedir. “Cezalar hafif de olsa, bundan kurtulmanın mümkün olmayacağı ve bunun mutlaka çekileceği, inanç ve uygulamasının yerleşmesi asıldır.”

Bununla birlikte, özellikle siyasal kaygılarla, sık sık çıkarılan aflar cezaların mutlaklığına önemli zararlar vermektedir. Zira toplumda cezanın mutlaklığı yargısı delinmektedir. Hukuk mantalitesinde aflar, ancak siyasi suçlar söz konusu olduğunda anlam bulmakta iken, günümüzde tam tersi af yasaları çıkarılmaktadır. Pek çok suçun failinin af ile serbest kalıyor olması, insanlardaki intikam duygularını da beslemekte, hukuk düzenine inanç sarsılmaktadır. Ne yazık ki bu açık, ölüm cezası ile kapatılmaya çalışılmaktadır.

Bir gazetede cellatlarla ilgili bir yazı dizisinde, gazetecinin Afyon’lu bir cellada “En son olarak ne diyorsun idamlarla ilgili?” sorusuna cellat şu yanıtı vermiştir: “İdam kötü bir şey.” Kasım 1997

Evet, idam kötü bir şeydir!…

Ölüm cezasının kaldırılması yönünde ciddi çabalar harcamakta olan Amnesty International (Uluslararası Af Örgütü)  şöyle demekte: “İdam, cinayeti lanetlemek için kullanılamaz; çünkü kendisi bir cinayettir.”

Nerde olursa olsun, tüm idam cezalarına hayır!…

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir