KADININ ADI YOK!

Evet, ne yazık ki gerçekten adı yok kadınlarımızın…

En yakından tanık olduğum resepsiyonların davetiyesinde, erkeğin adını yazılı görüp yanında “… ve eşi sizleri aralarında görmekten…” ibaresini gördü çünkü bu gözler…(Ahmet… ve eşi gibi)

Okunan sala sonrası “Falan filan oğlu Hasan… filan falan oğlu Hüseyin ve eşi geçirdikleri trafik kazasında hayatını kaybetti. Cenazesi bugün….” diye devam eden anonslar duydu bu kulaklar…

Evet, kadının adı yoktu gerçekten de; hep birilerinin eşi olarak siluet halinde yaşıyorlar çünkü.

Kadının adı, tecavüze uğradıktan sonra,

Kadının adı, cinayete kurban gittikten sonra,

Kadının adı, cani ruhlu erkeklerin ezasından, cefasından sonra ya şiddet mağduru olarak üçüncü sayfa haberlerinde ya da kurban sıfatıyla gazete manşetlerinde ve de mezar taşlarında var ne yazık ki bu ülkede…

Bu çaresiz kadın imajından, bu mağdur edebiyatından bu zavallı tablodan neden kurtaramıyoruz kadınlarımızı?

Nedir kadını bu kadar güçsüz ve çaresiz bırakan?…

Kadınlarımıza sesleniyorum: Çare sizsiniz!…

Okuyacak, eğitim alacak ve dünyaya getirdiğiniz erkek evlatlarınızı adam gibi yetiştireceksiniz… Kız çocuklarınızı mağrur, kendinden emin kültürlü yetiştireceksiniz… Hem kız hem erkek evladınızı; vicdanlı, duyarlı insanlar olarak yetiştireceksiniz. Sevgiyi ama gerçek sevgiyi öğreteceksiniz. Sağlıklı, ruh sağlığı yerinde bir nesle ihtiyacı var bu ülkenin…

Zira ne kadar eğitim de versek geleneksel ataerkil yapının zihniyetinden kurtulamayan ebeveynlerin ürünü bu cani ruhlu insanlar.

Küçücük erkek çocuğunu çırılçıplak soyup fotoğrafını çeken anne babalar, “ Hadi bir küfret amcaya, bir de hareket çek…” deyip çocuğun karşısına geçip gülüp alkışlayan o örümcek ağlı zihinlerin yetiştirdiği çocuklar bugün, Özgecan’ın katilinin babası gibi cinayeti örtbas etmek için oğluna yardım ve yataklık ediyorsa, belki de en büyük cezayı o ebeveynler almalı… İbreti âlem için sürüm sürüm süründürülmeli cadde ve sokaklarda…

Süslü sözlerle medyada “Cezalandırılsın, kınıyoruz, böyle bir şeyi tasvip etmiyoruz bu insanlar hak ettiği cezaya çarptırılacak!”  diyenlere soruyorum?

Dün akşam ne yaptınız?…

Özgecan’ın annesi babası kardeşleri acı içinde kıvranırken, tarifsiz acılar içindeyken siz ne yaptınız?…

Gördüm birçoğunuzu sosyal medyada… Bir Özgecan fotoğrafı paylaşıp altına süslü cümlelerle duygusal sözler yazıp beğeni toplarken, sonraki paylaşımlarınızı gördüm…

Hepiniz “Sevgililer Günü” kutlama hevesiyle ordan burdan resim paylaşıyordunuz!…

İçim sızladı…

Bir annenin- babanın en büyük sevgilisi hunharca katledilmişken sizler…!

Hiç mi vicdanınız sızlamadı?!…

İşte, bu bizim eksiğimiz… Her şeyimiz sahte ve göstermelik. Çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor. Birlik ve beraberlik sözde var ama özde yok… Herkes kendini daha iyi, daha vicdanlı daha duyarlıymış gibi gösterip puan toplarken aslında gerçekten bir gün bu tür olayların kendilerinin veya yakınlarının başına gelebileceğine gerçekten inanmıyor…

Ama inanın, Özgecan da başına böyle bir şey geleceğini eminim hiç düşünmemiştir, ailesi de…

Okudukları benzeri haberlere üzülürken, böyle bir şeyin gerçek olabileceğine onlar da hiç ihtimal vermemişlerdi belki…

Kuru üzüntü bir çözüm değil. Söz değil icraata ihtiyacı var kadınların. Hem de ciddi icraatlere.

Bu timsah gözyaşlarını bırakıp, gerçekten dur diyebilmek için bu olaylara varsa yüreğiniz haydi!…

Başka Özgecanlar ölmesin!…

***

Sevgili Özgecan,

Sana Allahtan rahmet ailene, sevdiklerine tüm yakınlarına başsağlığı diliyorum…

Mekânın cennet olsun yavrum…

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir