KRİZ YÖNETİMİ

 

Zor günlerden geçiyoruz. Zaten hayat zor, yaşam mücadelesinin üzerine bir de vatan mücadelesi eklenince “Önce can, sonra canan” misali vatan meseleleri hayat meselelerinin önüne geçti doğal olarak. Çünkü olması gereken bu…

Göklerde dalgalanan al bayrağımıza yıllar önce “ Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl…” diyen dizelerde söz vermişiz bir kere. Bizde söz namustur, ağızdan bir kere çıkar çünkü. O halde?

O haldesi şu, hepimiz aynı bayrağın altında aynı ülke, aynı millet için bir olmuşsak ortak hareket etmeliyiz. Doğruluğuna karar verdiğimiz, akıllıca çözümler üretmeli ve birbirimizle uğraşmak yerine doğru bir kriz yönetimi ile el birliği içinde korumalıyız bu vatanı.  Zira doğru tektir. Şahsi menfaatlerimizi bir kenara bırakıp ülke menfaatine odaklanırsak şayet, ortak doğruda birleşmek zor olmasa gerek.

Peki nedir doğru, nedir doğru kriz yönetimi?…

En basit haliyle, çok beğendiğim bir hikâyeyle anlatayım.

Günün birinde yaşlı bir adam emekliye ayrılır. Yılların birikimi ile emekliliğini geçireceği bir ev satın alır. Lakin ev, bir lisenin yanındadır. Okulların tatil olduğu süreçte, hiçbir sıkıntı yoktur adamın sakin yaşantısında. Ancak çalan ilk, okul zili ile kâbusu başlar.

Zira dersten çıkan öğrenciler, önlerindeki çöp bidonunu tekmeleyip bağırıp çağırarak büyük bir gürültüyle sokaktan geçmektedirler. Bir gün… iki gün… üç gün…. Derken adam, tahammül edemez her gün artarak devam eden bu gürültüye. Sonunda bir karar alır ve ertesi gün aynı gürültüyle öğrenciler evinin önünden geçerken dışarı çıkar ve yanlarına yaklaşır.

“Gençler, imreniyorum size. Sizin yaşlarınızdayken ben de böyleydim. Bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve aynı gürültüyü yaparsanız size 10 Lira vereceğim.” der. Bu teklif çocukların hoşuna gider. Büyük bir keyifle, her zaman yaptıkları şeyi, kendilerine iş addederek yapmaya devam ederler.

Aradan birkaç gün geçince adam “ Ya, gençler, ekonomik bazı sıkıntılarım nedeniyle artık 10 lira vermeyeceğim. Bundan sonra 5 Lira vereceğim size.” der. Gençler duruma bozulurlar ama yine de gürültüye devam ederler.

Aradan birkaç gün daha geçtikten sonra yaşlı adam boynu bükük “ Ya gerçekten kusura bakmayın, emekli maaşımı alamadım, size ancak 2,5 Lira verebilirim artık.” deyince gençler “ Asıl sen kusura bakma bey amca ama bu paraya da bu iş yapılmaz. Biz işi bırakıyoruz.” diyerek o günden sonra hiç ses yapmadan o caddeden geçmeye başlarlar.

İşte kriz yönetiminin en basit hali budur…

Her zaman akıllı, soğukkanlı ve sabırlı olmanın adıdır kriz yönetimi. Düşünerek, atacağınız sonraki adımları planlayarak satrançtaki son hamleyi yapana kadar temkinli ilerlemektir kriz yönetimi. Belirlediğiniz hedefe kilitlenip en sorunsuz şekilde çözüme ulaşmaktır kriz yönetimi.

O halde bizler de hem kendi özel yaşantılarımızda hem de bu vatanın birer ferdi olarak ülkemiz, milletimiz için akıllı olmak, düşünmek, doğru adımlarla ama hep birlikte aynı adımları atmaya çalışarak önümüzü görerek ilerlemeliyiz yarınlara.

 

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir