MERAMINI ANLATAMAYAN İNSAN/ 2

ARA DİL -2-

Bir gün Almanya’daki bir Gymnasium (Fen Lisesi) Müdürüyle sohbet ederken müdür “ Almanya’da yaşayan Türk ailelerini anlayamıyorum.” dedi.  Tam “Neden?” diye soracaktım ki sözlerine devam etti.

“ Bir Türk komşumuz var. Evimizin önünde sohbet ediyorduk. Birden telefonu çaldı. Açtı. Konuşmaya başladı. Ne konuştuğunu anlıyordum. Derken biri sanki bir düğmeye bastı ve konuşmalarını anlamamaya başladım. Sanırım Türkçe konuşmaya başlamıştı. Derken biraz Türkçe biraz Almanca karmakarışık bir konuşma içine girdi karşısındaki kişiyle. Sanki birisi sürekli düğmeye basıyor o dilden diğerine, sonra tekrar diğerine geçiyordu…”

Anlamıştım ne demek istediğini. Bunu Almanya’da yaşayan Türk öğrencilerde ve ailelerinde de sıklıkla görüyordum çünkü. Üstelik Müdür konuşmasının devamında çok önemli bir noktaya temas etti. “Bu okul çok uluslu bir okul… Yani çok farklı ülkelerden gelen öğrencilerle ders yapıyoruz. Az önce bahsettiğim komşumun davranışlarını Türk öğrencilerde de sıklıkla görebiliyorum ama bir İtalyan, Hırvat, Fransız… vb. öğrencide bu tür bir kullanıma tanık olmuyorum. Bu sadece sizin ülkenizin insanlarına özgü bir kullanım!”

Tabii okul müdürüne bu yarım dilli insanlarımızı savunmaya çalıştım ama ne çare bu işin bir savunması olamaz aslında. Yurt dışında yaşayan Türk ailelerin birçoğunda rastladığımız bu ara dil modeli aslında bir tür yarım dilliliktir. Çünkü bu kullanımın temelinde kullandıkları dilde o kelimenin karşılığını bilmiyor olmak nedeni bulunmaktadır. İşte bu yüzden yurt dışında yaşayan insanlarımızın birçoğunda gelişmemiş iki yarım dil  dolayısıyla da hiçbir zaman tam öğrenilemeyen iki dil sorunu karşımıza çıkmaktadır.

 “Çocuklar, bugün neden arkadaşınız okula gelmedi?” diye sorduğumda “Bugün krankmış öğretmenim.” diye cevap veren öğrencilere sadece haftada 2 saatlik derste bunu yasaklamam onlardaki bu kullanımı düzeltmeye elbette ki yetmeyecekti. Bunu evde, ailelerin kontrol altına alması gerekiyordu. Ancak birçok ailede aynı sorun zaten yaşandığı için düzeltmeyi istesek de zaten mümkün değildi. Özellikle kullanıma dikkat çekmek istiyorum. Almanca bir kelimeye Türkçe son ek (takı) getiriyorlar. Nasıl bir dil oluştuğunu bir de siz düşünün. (Krank: Hasta) Krank-mış

Böyle bir kullanıma sahip hiçbir insan, sağlıklı bir dil öğrenemez. Her dil kendi kelimeleri ile kendi kurallarıyla kullanılmalı ve birbirine karıştırılmamalıdır. Avrupa’da yaşayan ailelerimizin çocuklarının ikinci dillerini geliştirememelerinin temel sebebi kendi dillerini yani anadillerini iyi konuşamamalarından kaynaklanmaktadır. Dilin kuralını öğrenmek yerine diğer dilin kuralını o dile uydurmaya çalışmak her iki dili de bozmaktadır çünkü. Dolayısıyla da her iki dil de gelişemiyor. Yani her iki dilde de meramını tam anlatamıyor.

Yine gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki ilkokulu Türkiye’de okuyup anadilini iyi öğrenen bir öğrenci, yurt dışına gittiğinde yıllarca orada yaşayıp kendi dilini geliştiremeyip, bulunduğu ülkenin dilini de iyi öğrenememiş öğrenciden çok daha çabuk ve doğru o ülkenin dilini öğrenip konuşuyor.

Dolayısıyla yurt dışında yaşayan insanlarımızın, özellikle geliştirilen bu “ara dil” konusunda çok dikkatli olması ve yarım dilli nesiller yetişmesine fırsat vermemesi gerekir. Tabii öncelikle çocuklarına anadillerini en iyi şekilde öğretmeleri gerekir.

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir