MİLLET AYA, BİZ YAYA!

Basit bir bilgi erişimi için saatlerce kitaplar, ansiklopediler karıştırırdık. Sonra bulup, birleştirip düzenli bir hale getirip yazardık. Mürekkepli kalemle yazmış da bir de hata yapmışsak kâğıdın sonuna bile gelmiş olsak atar yeniden yazardık. Saatlerimizi alırdı bir ödev, araştırma, rapor hazırlamak. Şimdi öyle mi ya?!…

Her şey sanal bir dünyada, sihirli bir camın ardındaki sonsuzluk deryasında… Bir maus hareketi, iki klavye tıklaması ve sonsuz sayıda bilgi deryası serili veriyor gözlerimizin önüne. Sonra biraz oradan, biraz buradan oku, kes, kopyala, yapıştır… Birleştir, düzenle; bir tık yazıcıdan süzülen bir kağıt ve kısa bir sürede istediğin bilgi elinde.

Elbette artı ve eksilerini tartışmayacağım bu iki çalışma metodunun. Belki eski sistemde elle yazılan bilgiler hatta tekrar tekrar yazılan bilgiler daha öğretici ve kalıcı oluyordu belleklerimizde. Zaman kaybediyorduk ama yazarak öğrenmenin farkında olmadan sonuçlarından faydalanıyorduk. Lakin zaman günümüzde öyle değerli bir mefhum haline geldi ki her işimizi adeta zamana karşı yapıyoruz. Kendimizle ve zamanla gizli bir mücadele içinde yarışıyoruz…

Son günlerde, internetimde hem ofiste hem evde ciddi bir yavaşlama hissediyordum. Öncelikle bunun nedenini kendi bilgisayarıma bağlamıştım. Eskidi herhalde, yenilenmek istiyor, kağnı gibi… Derken sosyal ağlardan yükselen sesleri, homurtuları işittim. Gördüm ki bir tek ben değilmişim aynı dertten mustarip.

Başlangıçta sevinmiştim, “Oh, bilgisayarlarımda bir problem yok!” diye. Sonra bir, iki, beş… kaç gün oldu bilmiyorum ama geçmek bilmeyen bir durumla karşı karşıya olduğumuzu görüp meselenin gerçekten derinlemesine bir sorundan müteşekkil olduğunu anladım. Zira yavaşlamış bir tempoda da olsa dökülüverdi yaşadığımız yüzyıla taban tabana zıt nedenler ekranıma.

Anladım ki beklemek boşunaydı… Ve ardından medya üzerine düşeni yapıp uygulanan bir filtreleme sistemi nedeniyle bu sıkıntıları yaşadığımızı açıkladı.

Anladım ki sanal âlemde de ne kadar süreceği bilinmeyen bir yolun başındaymışız meğer!

Zaten aslında Avrupa, Amerika erişim hızının çok altında bağlandığımız internetteki bu yavaşlamanın böyle devam edecek olması, bilgiye erişim hızımızın göz göre göre yavaşlatılması, birçok konuda yaşadığımız endişeli tavırların dozunu bir kademe daha artırmaktan daha öte bir şey olmadı bizler için.

Hani eskiden bir söz vardı “Millet aya giderken biz yaya!” derlerdi ya aynen öyle hissettim. Sanki bir oyun oynuyoruz ve geriye sayım süreci içinde yuvarlanıp gidiyoruz. Giderken de bir çığ misali olumsuzluklarla artıp çoğalıyoruz.

Ne diyelim Allah sonumuzu hayır etsin!…

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir