Keçecizade Fuat Paşa, Sultan Abdülaziz’in meşhur Paris gezisine Dış işleri Bakanı olarak katılıyor…
Yarı resmi bir toplantıda Fransa İmparatoru III. Napolyon, Fuat Paşa’ya istediklerini sıralıyor:
“Süveyş Kanalı açılmalı, Girit, Osmanlılardan alınıp Yunanistan’a verilmeli, Kudüs’teki kutsal yerlerden Katoliklere ait olanların yönetimi Fransızlarda olmalı”…
İmparator, Osmanlı Devleti’nin bunlara kolay kolay razı olmayacağını bildiği için de aba altından sopa gösteriyor:
“Zaten bu sorunlar sizin için büyük bir dert… Yorgun omuzlarınızdan bunları atıp hafifleyiniz…”
Buna karşılık Fuat Paşa gülümsüyor ve hiç istifini bozmadan cevap veriyor:
“Biz hâlâ çok güçlüyüz Haşmetmeab. Tehditlere boyun eğmeyiz.”
İmparator bir kahkahadan sonra:
“Yapmayın” diyor, “devletinizin ne kadar zayıfladığını bütün dünya biliyor.”
Yani “Sizi vururuz” demek istiyor.
Bu tehdit karşısında, Fuat Paşa’nın verdiği şu cevap tarihe geçiyor:
“Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden devamlı tahrip ettiğimiz halde o, direnebilmiş olsun! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, Osmanlı’yı yıkamadık!”
Tekerrürden ibaret olan tarih, her dönemine ayrı hikâyeler sığdırdığı sayfalarına kim bilir daha neler sığdırmaya devam edecektir?
Ama şu bildiğimiz bir gerçektir ki; Türk tarihi gerek anlı şanlı geçmişi ile gerekse kahraman Türk insanı ile her daim hafızalara kazınmış, Türk ve dünya tarihinde gurur duyduğumuz ve duymaya devam edeceğimiz izler bırakmıştır ve bırakmaya da devam edecektir.
“Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır.
….. “
Fazla söze ne hacet?…
Zira;
“Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”
M. Kemal ATATÜRK