NAMUS

Türk Dil Kurumu Sözlüğünde “Bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet” olarak tanımlanan “Namus” , bugün bir metafor olarak, sadece kadının sırtına yaftalanmış eğreti bir kıyafet görüntüsüne büründürülerek önümüze servis edilmekte iken, tüm bunlara seyirci kalan kadınlarımızın çaresizliğine, çaresiz kalmaya bugün isyanım.

Zira bu öyle bir ahlak kuralı ki; sadece ve sadece kadınla özdeşleştirilmiş ve kadının göbek adı namus olmuş bir ülkede yaşamak zorunda bırakıyor insanı… Oysa oluşturulan kurgularla, kadının bedeni üzerinden senaryolar yazılmaya başlanalı yıllar olmuş yeryüzünde. Kim bilir kaç ciltlik ansiklopedinin, x bilinmeyenli fasiküllerini de hala yazmaya devam ediyor insanlar… Sonu gelmez ciltleri tüketmekten biz yorulmuşken; onlar, özellikle medeniyetlerin beşiği  Anadolu’yu mesken tutmuş, yazmaya devam ediyor hala.

Dün olduğu gibi bugün de “Namus” adı altında gencecik bedenlerin hayatına son verilmiş; kimi törenin zoru, kimi eteğinin boyu, kimi saçının tonu, kimi gözünün üstünde kaşı olduğundan namus yoksunu olarak addedilerek, toplumun gözünde lekeli insan sıfatıyla tecrit edilmiş; suçsuz günahsız onlarca, yüzlerce kadın, cehenneme döndürülen hayatları yaşamak ve hatta yaşayamamak tehlikesi altında bırakılmış…

Peki ama neden?

Eğer eşitlik ve adalet var diyorsak, tanıdığımız onca namus yoksunu erkeğin “elinin kiri” olan davranışlar, neden yalnızca kadının yüz karası oluyor?

Neden “namus” kavramı kadının görüntüsü, tavrı ve cinsiyetiyle ilişkilendirilirken; düzenbaz, açgözlü, arsız, hırsız, sapkın erkekler için namussuz denilmiyor da kadına atfediliyor bu hassa?!!..

Oysa yukarıdaki tanımda Türk Dil Kurumu kadın- erkek ayrımı yapmamıştı !…  Sözcükte anlam daralması yapan insanlarımız ve dolayısıyla bu yeni tanımlamaya maruz kalan kadınlarımız, onlar için betimlenen namus sınırları dâhilinde ‘uygun’ davranışlar sergilememeleri halinde, başlarına bir şeylerin gelebileceğini çok iyi biliyor ve o çekince ile yaşamak zorunda bırakılıyorlar bu gün.

Kadınlar, namusun hayatlarında onlara özel tanımlanan bu yerini görmezden gelmeye bile çalışsa, artık davranışlarını sık sık ona göre ayarlar oldu. Buna rağmen kadının nasıl oturup kalkacağından, nerelere gideceğine, kentin hangi bölgelerini, hangi ulaşım araçlarını seçeceğine, kiminle görüşüp, kiminle evlenebileceğine ve kadının hayatıyla ilgili daha birçok konuda söz sahibi olmak isteyen ama kendi namusları sorgulanacak insanların ruh sağlıklarını sorgulamak gerek aslında.

Ataerkil yapının modernleşemediği ama modern görünmeye çalıştığı, yapmacık insanların çoğunluğu oluşturduğu bu toplumda sorgulanacak o kadar çok şey var ki…

Zira namusun bu haliyle yeniden türemesinde yazılı kanunları terk ederek cumhuriyet rejimine monte edilmiş ataerkilliğin derinliğini anlamak,  ancak bir buz dağının görünen kısmını anlamak kadar mümkün sanırım.

Namusu cinsiyetle ilişkilendiren, ahlak yoksunu insanlar!

Bilin ki siz eğer dürüst olursanız elinize, gözünüze, dilinize hâkim olursanız, zihinlerinizi arındırırsanız, zaten “namus” sorun olmaktan çıkacaktır.

Kadınları cendereye koymadan önce, dönüp  aynaya bakın önce,  siz ne kadar namuslusunuz?…

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir