RODOS TESTİSİ

KİLİM GAZETESİ-BADEN WÜRTTEMBERG EYLÜL 2020

      “ Herkes dünyayı değiştirmeyi ister ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmez.”  TOLSTOY 

                                                     

Şair ve yazar Murathan Mungan, “Rodos Testileri” yazısında bir anısını aktarır. Mungan, bir gün bir antika mağazasında gezinirken, bir müşteri, satıcıya, elindeki testinin fiyatını sorar. Satıcı, oldukça yüksek bir meblağ söyleyince, müşteri neden bu kadar pahalı olduğunu öğrenmek ister. Satıcı, testinin bir Rodos testisi olduğunu bu sebeple kıymetli olduğunu belirtir.

Mungan, müşteri çıkıp gittikten sonra, satıcıya yaklaşıp sorular sormaya başlar ve testinin, ne testisi olduğu hakkında aslında satıcının da, satıcıya testiyi getiren aracının da gerçekten fikir sahibi olmadıklarını fark eder.

“Söz” söylenmiş ve testinin üzerine yapışmıştır bir kere; çünkü ilk “söz” söyleyen, testinin bir Rodos testisi olduğunu söylemiştir. Etrafımızda işittiklerimizin büyük bir çoğunluğu, Rodos testisi örneğinde olduğu gibi, kulaktan dolmadır aslında. “Bilgi” olarak bize aktarılan veriler, belki de çok basit bazı kaynaklara dayanır ve biz onları çoğu zaman doğruluğunu araştırmadan olduğu gibi kullanmaya kalkışırız.

Şöyle bir kafanızı kaldırıp etrafınıza bakın… Herkes ne kadar da düşüncelerinden ve bildiklerinden emindir. Siyaset konuşursunuz, en iyi onlar bilir; sanat dersiniz, laf söyletmezler; hele edebiyat, müzik… Biraz daha ileri giderseniz dünyayı değiştirirler!

Peki  hiç düşündünüz mü, kimse neden kendisini değiştirmeyi hiç düşünmez?!…

Sanıyorum insanımızın temel sorunlarından biri belki de budur. Herkesin her şeyi bilmesi ve herkesin hep haklı olması…

Yıllaaar yılı “ Ne iş olsa yaparım abi!..” diye hareket etmekten vazgeçememiş, daldan dala atlamış, odaklanamamış insanların yarasıdır belki de kanayan. Zira düşününce bir insanın her işi yapabilmesinin mümkün olmadığını tasavvur etmek o kadar da zor olmasa gerek.

Zaten, her şeyi bildiğinizi iddia ettiğiniz an, yeni hiçbir şey öğrenemezsiniz.

Sadece her şeyi bildiğinizi iddia eder ve buna hem kendinizi hem çevrenizi inandırırsınız ya da inandırdığınızı sanırsınız ama değişemez, gelişemezsiniz.

Ve gerçekten okuyup araştırmaz, kaynağına inmezseniz, sizin bilmenize izin verildiği kadarını bilir, gerisini öğrenemezsiniz.

Dolayısıyla hiçbir zaman gerçekten, tam olarak hiçbir şeyi bilemezsiniz. Sadece bildiğinizi zannedip kendinizi aldatırsınız. Bence yol yakınken, iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırıp

dünyayı değiştirmek yerine; dönüp kendimizi değiştirmekle işe başlasak, galiba en doğrusu olacak.

Esen kalın…

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir