Şeb-i Arus / Düğün Gecesi

“Mevlana’nın eserlerini, dünya milletleri kendi dillerine çevirip okusalar;

Dünyada kötülük, harp, kin, nefret diye bir şey kalmaz.”

Irene Melikoff

Akademisyen, yazar Melikoff’un dediği gibi; Maneviyat ikliminin enginliğinden dünyevi hayatların derinliğini gören büyük mütefekkir Mevlana’yı anlamak, dünyadaki büyük ciddi sorunların da bir noktada sonunu getirecektir.

Şeb-i Arus’un 739. Yıldönümünde, “Ölüm günüm, düğün günümdür.” diyen Mevlana, her zamanki gibi törenlerle anılırken, benim merak ettiğim; bir sene önceki törenlerden sonra nelerin değiştiği?… Kaç kişinin o derin felsefeye kafa yorduğu, insan sevgisi ve ilahi aşk üzerine inşa edilen düşünceleri kimlerin anladığı ve kaç kişinin o felsefeyi anlayarak o yolu izlemeye başladığı?…

Anadolu tasavvufu ve hümanizminin en önemli temsilcilerinden biri olan Mevlana’nın tüm insanları barışa, birliğe, sevgiye davet ettiği düşünceleri, bugün bütün dünya tarafından kabul görmekteyken Mesnevi’sinde;

               “Dünyada nice diller var, nice diller

                 Ama hepsinde anlam bir,

                Sen kapları, testileri hele bir kır,

                Sular nasıl bir yol bulur gider,

                Hele birliğe ulaş, kavgayı hır-gürü bırak,

               Can nasıl koşar, bunu canlara iletir.”

                                                          Mevlana

diyen büyük mütefekkiri anlamak çok da zor olmasa gerek. Ona göre bütün sıkıntıların temelinde sevgisizlik yatmakta ve her derdin dermanı yine sevgide gizlidir. Sevginin kutsiyeti ile hoşgörüyü salık veren tüm ifadelerinin temelinde; evrensel sevgi, din, dil, ırk gözetmeden tüm insanları kucaklamak vardır.

Terörün, savaşların, haksızlığın kol gezdiği; maneviyattan çok maddiyatın hüküm sürdüğü günümüzde önemini artırarak sürdüren bu felsefede yer alan önemli bir görüş de yine “Elimizde olsun ama gönlünüzde olmasın” sözleriyle maddiyatı yok saymadan, sahibi olduğumuz şeylerin kölesi olmamamız.

Aynı dili konuşanların değil de aynı duyguları paylaşanların anlaşabileceğini söyleyen Mevlana;

               “Sevgi de güneş gibi ol,

                Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi,

                Hataları örtmede gece gibi ol,

                Öfkede ölü gibi ol,

                Ya olduğun gibi görün,

                Ya göründüğün gibi ol”  diyerek yüzyıllar öncesinden günümüzde hat safhada ihtiyaç duyduğumuz nasihatleri iletiyor bize.

 Şimdi soruyorum size, bu felsefeyi her yıl Vuslat Gecesi/ Düğün Gecesi ( Şeb-i Arus) törenlerinde tasvip edip, onaylayanlardan kaçı uyguluyor, kaçı yaymak için çaba sarf ediyor barış, kardeşlik, dostluk, birlik ve beraberlik duygularını. Birçok konuda yaşadığımız şey bu konuda da yaşanıyor.

 Bugün önemi, ihtiyacı, doğruluğu kabul edilen bu görüş ve düşünceler bir dahaki Şeb-i Arus’a kadar rafa mı kalkıyor.

 Dileğim; herkesin bu derin felsefenin derinliğinde saklı daha nice fikirler barındıran Mevlana’yı okuyarak, özümseyerek anlayan ve uygulayan insanların artması. Dünyadaki barış, kardeşlik, dostluk duygusunun dalga dalga yayılması; terörün, savaşın kin ve nefretin bir son bulması…

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir