“Sevgiyi, insanın kendi sevme gücü üretir.”
Erich Fromm
Mesele sevmek değil aslında; kime sorsam seviyor zaten… Ama nasıl?
Sevmenin de şekli mi olur demeyin. “Hem severim hem döverim.” Sözüyle hemhal olmuş bir millet olarak hâlâ bu bağlamdaki söylemleri tasvip ettiğimiz yalan mı? Oysa “sevmek ve dövmek” kelimelerini aynı başlık altında yan yana getirmek bir yana; düşünmek bile yanlış.
Evet, sevdiğimiz insanlar da hata yapabilir. Neticede insanız hepimiz. Konuşarak anlaşmak dururken, bir uzlaştırıcının yardımına başvurmak dururken, hak, hukuk kavramının timsali yasalar dururken dövmek de nedir?
– Herkes sonsuza dek anlaşmak zorunda da değil üstelik “Ayrılık da aşka dair.” demiş şair.-
Aslında dövmeyi de geçeli hayli zaman oldu. Artık hayatımızda neredeyse “Ah keşke sadece dövseymiş!” dediğimiz onlarca ölümle biten sevgi hikâyesi var ki!
Elinden tutmayı beceremeyen insanlara, yüreğini emanet eden kadınların; onlarca, yüzlerce hazin hikâyesi bugün yüreklerimizi dağlıyor.
Sadece 2017 yılında, basına yansıyan, erkekler tarafından öldürülmüş 409 kadın var ülkemizde. Yine sadece 2017 yılında cinsel istismara uğramış 387 çocuk, ki bunların yirmisi öldürülmüş. 332 kadına söz konusu yılda cinsel şiddet uygulanmış.
Ve Türkiye’de kadın cinayetleri ne yazık ki bir önceki yıla göre %25 artmış.
Ve bu cinayetlerin neredeyse tamamı erkekler tarafından işlenmiş!
Bir zamanlar sevdiğini söyleyen, âşık olduğunu söyleyen, bir yastığa baş koyarken “ölünceye kadar…” diye söz veren, riyakâr, insan müsveddeleri tarafından… Üstelik bir de “sevgi cinayetleri” adı altında işlenmiş cinayetler olarak!
“İslami terör” ifadesindeki “İslam ve terör” kelimeleri birbirine ne kadar uzaksa; aşk cinayetlerindeki “aşk ve cinayet” kelimeleri de bir o kadar uzak ve zıt değil mi sizce de birbirine?
Şimdi, bugün bu kadar acı gerçekle yüz yüze yaşarken kalkıp bir de “sevgililer günü” kutlamayı kimin yüreği kaldırır bilemiyorum ama ben, bugün George Orwel’ın “Belki de insan, sevilmekten çok anlaşılmayı istiyor.” sözünü düşünüyorum.
Sahi “Sevilmek mi anlaşılmak mı istiyoruz? ”diye ben de düşünmeden edemiyorum. Ve her seferinde aklım, yüreğime galebe çalarak çıkıyorum bu sözün içinden. Birbirini anlamayan iki insan birbirini nasıl gerçekten sevebilir ki diyorum? Tenin tene ihaneti olur; ama akılla yürek el ele verdi mi hiç korkma, diyorum hep o yüzden.
Hayatta her şeyi normalleştiren, sıradanlaştıran biz ölümlüler, ne yazık ki o yüce duyguyu da hafife alalı hayli zaman oldu.
Oysa sevgi, sadece saf ve temiz bir yürek ister bizden. Sürdürebilmek için emek ve birbirine güvenmek… Önemli olan onu hissetmek; kırmadan, incitmeden büyütmek…
Sevme gücünü hiç tüketmeyen,
Gerçek sevgiyi, bir gün değil her gün yaşayan yüreklere hürmetle…