Vatan

Vatan… Ruhumuzla, benliğimizle, bedenimizle ve en nihayet kalbimizle bağlı olduğumuz ana kucağı, baba şefkatindeki o mübarek yer.

Vatan… Doğduğumuz, büyüdüğümüz, sevdiğimiz, sevildiğimiz, acısı -tatlısı ile her duyguyu tattığımız toprak, can.

Vatan… Orda doğmasak da, büyümesek de tüm duyguları başka diyarlarda yaşasak da kalbimizin birlikte attığı, benliğimizin bir köşesinden hayalinin ve kavuşma ümidinin hiç tükenmediği, sıla hasreti çektiğimiz, baba ocağı memleket.

Vatan… Türkiye’m. Uğruna Malazgirt’te, Anafartalar’da, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de ve daha sayamadığım yüzlerce binlerce noktada, binlerin, on binlerin uğruna gözlerini kırpmadan şahadet şerbetini içtikleri o kutsal toprak.  Memleketim…

“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak,”

diyen ataların torunları “Korkma!…” hala dimdik ayakta… Uğruna verilen şehitlerin kanı kurumak bilmese de bu topraklarda Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un da dizelerinde ifade ettiği gibi yurdumun üstünde kalan son yürek, son can uğruna feda olana kadar ay yıldızlı bayrağımız dalgalanmaya devam edecek.

Tarihin hiçbir dönemi, başını eğmeyen, hep dimdik ayakta mücadele eden, namusu, şerefi, vatanı ve milleti için yaşayan dedelerimiz, ninelerimiz, kardeşlerimiz sabırsızlanmasın. Onların torunları Ata’mızın da ifade ettiği gibi muhtaç oldukları kudretin damarlarında dolaşan asil kanda mevcut olduğunu çok iyi biliyor.

Bu vatan evlatlarının, sabrın çok büyük bir erdem olduğunu bildiği kadar, nerede, ne zaman hareket etmesi gerektiğini de çok iyi bildiğinin unutulmaması gerekir.

Unutulmaması gereken en büyük husus da tarihe altın harflerle adını yazdırmış bir milletin torunlarının tarihe yeni bir sayfa açarak adını yeniden altın harflerle kazıtabilecek kudrete sahip olduğudur. Bunun için ne paraya, ne cephaneye, ne de başka bir şeye ihtiyaç vardır.

Bilinmelidir ki; halen gün be gün aldığımız haberlerdeki; her şehidimizin hayatının, her birinin canının bu millet için değeri tarif edilemeyecek kıymettedir. Sevgi, barış huzur ve mutluluğun hüküm sürmesini istediğimiz vatanımıza yapılan hain saldırıların sonunun gelmesi noktasında barışçıl çözümlerin fayda vermesi hiç şüphesiz hepimizin arzusudur. Bu sükûnet, bu bekleyiş milletimizin güçsüzlüğünden, kayıtsızlığından değildir elbet.

Bu vesileyle; sabrımızı zorlayanlara atalarımızın bir sözünü hatırlatmadan da sözlerime nihayet veremeyeceğim. “ Yumuşak atın çiftesi pek olur.”

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir