Jayne Torvill-Christopher Dean, Natalia Bestemianova – Andrei Bukin ,Deninise Bilmann, Katarina Witt…
Bu isimler size bir şeyler çağrıştırıyor mu bilmem ama onlar, bizim jenerasyonun hafızalarına; buz üstündeki büyülü dünyada, harikulade müzikler eşliğinde muhteşem dansları, rüya gibi gösterileri ile kazınmış isimler.
Artistik Patinaj, Artistik Buz Pateni veya Figür Pateni; müzik, dans ve sporu bünyesinde birleştiren; son derece estetik ve rafine bir spor dalı.
Ülkemizde tek kanallı televizyon tarihinin yaşandığı günlerde, TRT’nin gece geç saatlerde yayınladığı kış olimpiyatlarını; kimi alternatif kanal olmadığından kimi de meraklısı olduğu için izlerken belki de farkında olmadan müptelası oluvermiştik bu spor dalının…
Yurt dışında yaklaşık 100-150 senedir yapılan buz pateninin, ülkemizde yapılan sporlar arasında rağbet görmesi çok değil sadece 15-20 yıllık bir maziye dayanıyor. Ancak yavaş yavaş bu alanda da başarılı gençler yetiştirmeye başladık.
Mesela; Tuğba Karademir; 1995 yılında aldığı Balkan birinciliği ile buz pateni alanında Türkiye’ye ilk altın madalyayı getirmiş olan sporcu, Olimpiyat ve Dünya Şampiyonası’nda finalde yarışan ilk Türk buz patencimiz.
Mesela; 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’nın buz dansı kategorisinde ülkemize gümüş madalya kazandıran Aliza Agafonova-Alper Uçar çifti.
İstiklal Marşı’mızı bu alanda da dünyaya dinletme onuruna sahip olmuş genç yetenekler….Ve mazisi çok derin olmayan bu sporda hiç de küçümsenmeyecek başarılardır bu gençlerin gösterdiği.
Şimdi tüm bunları neden anlattım?… Nerden aklıma geldi durup dururken artistik patinaj konusu?…
Malumunuz, 22. Kış Olimpiyat Oyunları 7 Şubat-23 Şubat 2014 tarihleri arasında Rusya’nın Soçi kentinde gerçekleştirilecek. Birçoğumuz yine merak ve ilgiyle izleyeceğiz. İzleyebildiğimiz kadarını!!…
İzleyebildiğimiz ya da bize izlettirildiği kadarını!… Zira sabah haberlerinden öğrendiğim ve daha sonra internette şöyle bir haber arşivlerini dolaşıp öğrendiğim kadarıyla bayanlar ve çiftler kategorisinde artistik patinaj gösterileri “kıyafet uygunsuzluğu” nedeniyle yayınlanması yasaklanmış.
Beni mazur görün, şaşkınlığım hâlâ geçmedi… Mini etekli bayanların TRT dahil bütün kanallarda kol gezdiği, hatta bırakın mini eteği mayolu, bikinili kadınların özellikle müzik kliplerinde, filmlerde boy gösterdiği kanalların olduğu bir ülkede “kıyafet nedeniyle” bir spor müsabakasının izlenmesi 21. yy.’ da yasaklanıyor. Bir spor müsabakasını hangi bakış açısıyla izlememiz gerektiğini bilmiyor ve bunu başaramıyorsak vay halimize! O zaman gözlerimizi kapatıp dünyayla ilişiğimizi kesme zamanı gelmiş de geçiyor bile. Demek ki yakında atletizm, yüzme, jimnastik, tenis… vb. müsabakaları da televizyondan izleyemeyeceğiz …Sırada müzik klipleri, filmler…
Hayır, anlamadığım bununla varılmak istenen nokta. Üstelik dünya derecesi elde etmiş Aliza Agafonova-Alper Uçar çifti bu müsabakalarda ülkemiz adına yarışacakken, böyle bir sansürün, yasağın uygulanması çok enteresan doğrusu. Belki de derece alıp bayrağımız göndere çekildiğinde izleyip gururlanamayacağız onlarla…
Sonra da neden bize olimpiyat oyunlarında hak tanınmadı, neden olimpiyatların yapılacağı ülke olarak bizi seçmediler diye hayıflanıyoruz. Nedeni gayet açık ortada!… Fazla söze hâcet yok. Zaten ben de söyleyecek söz bulamıyorum…
‘Neden Olimpiyatların yapılacağı biz olmadık’ diye daha çok hayıflanırız bu yasaklarla…Onlar sporu sadece futbol sanıyorlar,yani erkekler yapsın yeterli.