KİLİM GAZETESİ, BADEN-WÜRTTEMBERG, EYLÜL 2021
Almanya’nın Baden-Württemberg Eyaletinde 13 Eylül’den itibaren çalacak olan zillerin sesiyle öğrenciler, yeni eğitim- öğretim yılına “Merhaba” derken Türkçe ve Türk Kültürü Dersleri de Türk ve Türk kökenli öğrenciler için Milli Eğitim Bakanlığımızın, Türkiye’den gelen donanımlı Türk eğitimcileriyle birçok şehirde, kasabada, köyde başlama düdüğünü çalacak.
Çocuklarınızı, Başkonsolosluklarımızın Eğitim Ataşeliklerine bağlı olarak okullarınızda görev yapan onlarca Türkçe ve Türk Kültürü Dersi veren öğretmenlerimizin derslerine göndermeyi ihmal etmeyin lütfen!
Dilimizin, kültürümüzün öğretilmesi, geleceğe en az iki veya çok dilli; vatanını ve milletini seven, geçmişini bilen geleceğine sahip çıkabilen, bunun için bizzat ana dilinde okuyup anlayabilen, yazıp fikir üretebilen, vatansever, aydın Türk gençlerinin yetiştirilebilmesi için buna ihtiyacınız/ihtiyacımız var.
Ben de bu ay bir değişiklik yaparak hem mesleğinde 30. yılına yaklaşan bir Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni hem dilimizin inceliklerini severek romanlarında kullanan bir yazar hem çocukluğunda Almanya’da görev yapan Türkçe öğretmenlerinden ders almış bir öğrenci hem Almanya’da, Alman okullarındaki Türk öğrencilerine yıllarca eğitim veren hem de bu öğrencilerimizin sorunlarıyla Alman Eğitim Bakanlığı ile de zaman zaman paylaşmış bir eğitimci olarak bu konudaki görüş ve düşüncelerimi dile getirmem gerektiğini düşündüm.
Bu nedenle kâh bu zamana kadar karşılaştığım sorunlardan bazılarına temas ederek kâh bana yöneltilen sorulardan aklımda kalanları dilim döndüğünce kalemim elverdiğince, sütunum yettiğince cevaplayarak sizlerle konuşmaya çalışacağım.
Bunu yaparken de müsaade ederseniz köşe yazısı yazmak yerine soru-cevap tekniğini kullanmak istiyorum. Takdir edersiniz ki bu kadar birikim bir sütuna sığmaz. Her ay kaldığım yerden devam etmek suretiyle bir süre bu konuda yazmaya devam etmek istiyorum. Belki bir ay belki iki belki üç…
- “Ana dil” ve “Ana dili” nedir? Bunun ayrımına varmak neden önemlidir?
“Ana dil” kavramındaki ana sözcüğü anne anlamında değil, kaynak, temel, asıl, esas hatta ortak anlamındadır. Almanca ”Hauptsprache (ana dil)” kavramına baktığımızda: 1)Eski dil anlayışına göre kendisinden başka dillerin geliştiği, türediği önemli dillerden biri, 2) Çok dilli bir çevrede özellikle önemli olan, öne çıkan dil, 3) Çok dilli bir kişinin düşüncelerini, kendisini ifade ettiği dil.” tanımlamaları ile karşılaşırız.
Türkçe ve Almanca ve hatta diğer batılı kaynaklara da baktığımızda anlam olarak bu ifadelerin birbirlerine çok yakın anlamlar içerdiğini söyleyebilirim.
Oysa “Ana dili” kavramındaki ana sözcüğü doğrudan anne ile ilgilidir. Yani kişinin annesinden öğrendiği dil anlamına gelmektedir.
Almanca’da “Muttersprache (ana dili)” kavramının tanımı: “Çocukluktan itibaren öğrenilen dil.” ya da Almanca (Duden) : “Çocukken öğrenilen dil, ilk kullanılan dil, birinci dil.” olarak yer alır.
Günümüzde annenin veya ailenin konuştuğu dilden ziyade bireyin öğrendiği dil veya diller arasında bireyin kendini en iyi en doğru şekilde ifade edebildiği dil öne çıkarılmış hatta belki de ana dil olarak kabul edilmiştir.
Neden bu iki ifadenin ayrımı önemlidir derseniz, işte bu tanımlardan yola çıkarak açıklamak isterim.(Bizim dilimizde her iki kelimeyi “ana” kelimesi ile karşılıyor olmak sanırım anlam karmaşasına yol açıyor. Dikkat ederseniz Almanca ’da iki ayrı kelime kullanılmış.) Yeni nesil günümüz gençleri, kanaatimce içine doğdukları Avrupa topraklarında ana dil ve ana dili ayrımı bilinerek yetiştirilirse, bir dil ve kültür kargaşası yaşamadan yetişme şaşına sahip olabilirler diye düşünüyorum.
Artık Almanya’ya ilk gelen “Gastarbeiter” dediğimiz Almanca bilmeyen nesilden bahsetmiyoruz çünkü. Yeni doğan çocukların anne ve babaları Alman dilini konuşarak büyüyor. Türkçe mi? Türkçe belki de ana dili olarak kalıyor ama ana dil yavaş yavaş Almanca olmaya başlıyor. Yani özellikle batılı kaynaklarda birinci dil, ikinci dil olarak kullanılan ifadenin karşılığı işte tam da bu noktada hayat buluyor. (Birinci dil Almanca, ikinci dil Türkçe oluyor. Ama dikkat edin ana dili demek değil bu!)
Bana sorarsanız; bir çocuğun gelişiminde ilk üç senenin önemini uzmanların ne çok önemsediklerini hatırlatmak isterim. Çocukları bu zorlu süreçte iki dilli olarak büyütebilen ailelerin çocuklarının çok daha şanslı olduklarını söyleyebilirim. İki dilli büyümek artık uzmanlarca da kabul edilmiş, olası bir durum.
İşte bu sürecin sonunda ana dilini ailelerinden öğrenen çocuklarınızın dillerini geliştirmek, Türk dilinin inceliklerine ve zevklerine varabilmelerini sağlamak, kültürlerini, tarihlerini, dinlerini ve geleceklerini daha iyi kavratmak için Türkçe ve Türk Kültürü derslerine ihtiyaç vardır. Tıpkı Alman okullarında Alman dilini öğretip kavrattıkları gibi… Yoksa okullarda sadece Almanca dersleri ile haşır neşir olan çocuklar, bir süre sonra birinci dil olarak kullandıkları Almancayı sürekli olarak kullandıkları için, ana dilini (anne dili) kullanmaya dahi ihtiyaç duymayacaklardır. Dolayısıyla kendi dillerini, kültürlerini, tarihlerini, yazıldığı dilden okuyup anlayamamaya başlayacaklardır.
İşte kimlik kaybı ve asimilasyon çanlarının çalmaya başlayacağı en tehlikeli noktaya gelen çocuklarınızın elinden Alman okullarında görev yapan Türkçe ve Türk Kültürü Dersi Öğretmenleri tutup çekecektir. Hatta ilkokuldan itibaren düzenli olarak her yıl derslere devam eden çocuklarınız, o noktaya belki de hiç gelmeyeceklerdir. Çocuklarınızın bu duruma maruz kalmamaları için onları Türkçe ve Türk Kültürü derslerine göndermek boynunuzun borcudur. Onları teşvik edip destekleyin lütfen.
Dilerseniz ikinci soruyu bir sonraki yazımıza bırakalım ve yeni eğitim öğretim yılında okullarına başlayan tüm eğitim camiamıza, öğrencilerimize sağlık, başarı ve zihin açıklıkları dileyerek yazımızı sonlandıralım.
NOT: Çocuklarınızın Türkçe Derslerine katılmaları için Eğitim Ataşeliklerinin sayfalarındaki derse başvuru formlarını doldurup bağlı olduğunuz Başkonsolosluklarınızın Eğitim Ataşeliğine ve okul idarelerinize ulaştırmayı unutmayın!
Esen kalın.
Kaleminize sağlık Hümeyra hocam. Siz yazınca ben de fark ettim. Hep aynı anlamda kullanıyormuşuz aslında. Önemli bir farkındalık oluşturduğunuzdan emin olabilirsiniz. Eminim velilerimiz de çok faydalanacaklardır. İyi ki yazıyorsunuz…