CUMHURİYET: BİZİM HİKAYEMİZ…

Her 29 Ekim sabahı, içimde aynı heyecan filizlenir.
Gözlerimde bir nem, yüreğimde tarifsiz bir minnet…
Çünkü bu tarih, sadece bir takvim yaprağı değildir.
Bu tarih, bir milletin küllerinden doğduğu, esareti reddedip özgürlüğü seçtiği, karanlıktan aydınlığa yürüdüğü gündür.

Cumhuriyet…
Atatürk’ün bize bıraktığı en büyük emanet, en kutsal miras…
Her milletin tarihinde bir an vardır; zamanın durduğu, tarihin kaleminin yeni bir sayfa açtığı bir an.
Bizim için o an, 29 Ekim 1923’tür.

Çünkü biz biliyoruz ki; Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyeti yalnızca bir yönetim biçimi olarak görmedi.
O, bir yaşam felsefesi, bir varoluş bildirisiydi onun için.
“Milletin efendisi millettir” derken, halkına ilk kez “Sen varsın, sen değerlisin!” dedi.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkı vererek bir milletin diğer yarısını ayağa kaldırdı;
eğitimi, bilimi, sanatı devletin temeline yerleştirdi.
“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” diyerek geleceğe bir meşale uzattı.

O meşale hâlâ yanıyor.
Bazen rüzgârlar sert esiyor, bazen karanlıklar bastırıyor ama o ışık sönmüyor.
Çünkü o ışık, halkın kalbinde yanıyor.

Evet, cumhuriyet kolay kazanılmadı.
Anadolu’nun her köşesinde nice yürek yandı, nice evler yıkıldı, nice çocuklar yetim kaldı.
Atatürk, o acıların her birini omzunda taşıdı.
Yıllarca cepheden cepheye koşarken yalnızca savaşmadı; düşündü, planladı, inandı.
Onun mücadelesi bir toprak parçası için değil, bir zihniyet devrimi içindi.
Saraylardan halka inen, “Ben değil, biz!” diyen bir devrimdi bu.
Ve o devrim, dünyaya meydan okuyan bir ulusun kalbinde filizlendi.

Cumhuriyet, yalnızca geçmişimizin değil, geleceğimizin de teminatıdır.
O, bir fikirdir:
Bir kadının sabah işe yürürken başını dik tutması,
Bir öğrencinin kalemiyle dünyayı değiştirebileceğine inanması,
Bir çiftçinin emeğinin karşılığını alabileceği bir düzendir.
Bir çocuğun korkmadan, özgürce “Benim de fikrim var!” diyebilmesidir.

Ve bütün bunların arkasında, bir adamın kulağımıza fısıldayan, sessiz ama kudretli sesi vardır:
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

O sözler, bir vasiyet değil; bir çağrıdır aslında.
Bize düşen, o çağrıyı duymak, unutmamak ve sadece 29 Ekim sabahları değil, her sabah yeniden hatırlamaktır.
Atatürk’e duyduğumuz özlem büyürken, onun bize bıraktığı mirasla dimdik durmaktır.

Çünkü cumhuriyet, geçmişte kazanılmış bir zafer değil; her gün yeniden savunulması gereken bir değerdir.

Cumhuriyet;
Bir çocuğun elindeki kalem kadar sade,
Bir annenin duası kadar saf,
Bir askerin gözyaşı kadar gerçektir.

Bir milleti yeniden insan yapan,
Bir kadına “Sen de varsın!” diyen,
Bir gence “Yol senin, yürü!” diyen,
Bir halka “Kaderini sen yaz!” diyen bir sözdür.

Cumhuriyet, sadece geçmişin hatırası değil;
geleceğin sorumluluğudur.
O, bir miras değil — bir emanettir!
Ve o emaneti korumak hepimizin boynunun borcudur.

O yüzden bir çocuğun kalbinde, bir kadının gözlerinde,
bir gencin yüreğinde yaşatmalıyız Cumhuriyeti.
Çünkü cumhuriyet bir var olma biçimidir bizim için.

Atatürk bu var oluşu “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller”e emanet etti.
İşte o nesiller biziz, o nesiller sizsiniz, o nesiller hepimiziz!

Kalem tutan ellerimizle, düşünen akıllarımızla, umutla bakan gözlerimizle;
Cumhuriyetin gerçek sahipleri ne bir parti, ne bir sınıf, ne de bir zümredir —
Cumhuriyetin gerçek sahipleri biziz, halkız.

Çünkü biz biliriz ki;

Cumhuriyet bir anne kucağı gibidir; korur, sarar, büyütür.
Bir tohum gibidir; her bahar yeniden filiz verir.
Bir ses gibidir; susturulamaz.
Bir ışık gibidir; asla sönmez.

Ve her 29 Ekim sabahı, yüreklerimizde aynı kıvılcım yanar:
“Bu ülke bizim.
Bu vatan bizim.
Bu Cumhuriyet hepimizin.”

Ve bir gün herkes anladığında,
Cumhuriyetin sadece bir tarih değil, bir ruh olduğunu fark ettiğinde,
işte o gün, Atatürk’ün gülümsemesi yeniden doğacak gökyüzünde.

O zamana kadar, biz bu ışığı koruyacağız —
Bir mum gibi değil, bir güneş gibi.
Bir anlık değil, sonsuz bir ışıkla.

Cumhuriyet, bizim hikâyemizdir.
Ve bu hikâye, hiç bitmeyecek!

 

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir