Bazı tarihler vardır, milletlerin kaderinde dönüm noktası olur.
23 Nisan 1920, işte bu milletin kendi kaderini eline aldığı gündür.
Top seslerinin arasında kurulan bir meclis…
Savaşın gölgesinde doğan bir irade…
Ve yokluk içinde var olmayı seçmiş bir halkın sesi…
O gün, millet yalnızca bir bina açmadı.
O gün, halk susturulmuş yüzyılların ardından ilk kez konuşmaya başladı.
O gün, bir ulus “Artık son söz benimdir!” dedi.
Kendi göğsünden aldığı nefesle, kendi geleceğini çizmeye yemin etti.
Ulusal egemenlik; bir milletin özgürlüğüdür, onurudur, namusudur.
Ne toprağa gömülür, ne zamana yenilir.
Çünkü bir milleti millet yapan, sadece sınırları değil, o sınırların içindeki kararlılığıdır.
Ve o kararlılığı bir araya getiren, bir isim vardır bu destanın başında:
Mustafa Kemal Atatürk.
Atatürk, milletin iradesine inanan bir liderdi.
Kendine değil, halkına güvenen…
Milletin içinden çıkıp, milleti yücelten bir adamdı o.
Savaş meydanlarında kazandığı zaferleri, meclis kürsüsünde taçlandırdı.
Ama o en büyük zaferini, yalnızca cephede kazanmadı,
geleceği çocuklara emanet ederek de kazandı!
Çünkü bilirdi ki, gelecek silahla değil, bilgiyle; zorbalıkla değil, sevgiyle inşa edilir.
Ve o sevginin en saf hali; çocuklardı!
İşte bu yüzden:
Çocuklara bayram armağan etmek bir gelenek değil, bir bilinçtir.
Bir milleti sonsuza taşımanın en akıllıca yoludur.
Bugün bizim çocuklarımız, sadece okula giden minikler değildir!
Onlar, bir milletin yarınlarına olan umududur.
Küçük bedenlerinde büyük emanetleri taşır onlar:
Cumhuriyeti, demokrasiyi, özgürlüğü!
Biz yetişkinler için 23 Nisan, yalnızca çocukları kutlamak demek değildir,
onlara yakışır bir ülke bırakma sorumluluğudur!
Birlikte yaşamayı öğrenmek, farklılıklarımızla bir bütün olabilmek,
milletin iradesini korumak, sahip çıkmak, yaşatmak demektir.
İşte bu bayram, o ruhun hatırlatıldığı bize emanet edilmiş büyük bir gündür.
23 Nisan, sadece çocuklarla şarkılar söyleme günü değildir.
23 Nisan, bu ülkenin hangi zor koşullarda ayağa kalktığını unutmama, unutturmama günüdür.
Birlikten doğan gücün, millet olmanın ne demek olduğunu hatırlama günüdür.
Bugün belki eskisi gibi savaşmıyoruz.
Ama başka sınavlarımız var.
Kutuplaşmalar, ayrışmalar, unutulmuş değerler…
Tam da bu yüzden 23 Nisan daha da kıymetli.
Çünkü bize gösteriyor ki:
Bu ülkenin en büyük gücü; milletinin birliğidir.
Birlik varsa, gelecek vardır.
Millet varsa, egemenlik de vardır.
Atatürk’ün izinden giden her yürek,
bu günü yalnızca kutlamaz;
bu günü yaşar, yaşatır, sorumluluğunu taşır.
Ve unutmamalıyız:
Ulusal egemenlik, bir kez kazanılır ama her gün korunur.
Bayrak, sadece rüzgârda dalgalanmaz.
Milletin yüreğinde dalgalanır önce.
Bugün 23 Nisan.
Bir milletin kendini yeniden tanımladığı gün.
Ve biz, o günün torunları olarak, bu bayramın sadece çocuğu değil,
onurlu taşıyıcılarıyız.
Kutlu olsun 23 Nisan.
Kutlu olsun özgürlük, birlik, millet olmanın gururu.
Ata’mıza ve onunla omuz omuza mücadele eden tüm büyüklerimize saygı, sevgi, rahmet ve minnetle…